-
1 budge
yerinden oynatmak, kipirdatmak; kipirdamak, yerinden oynamak -
2 verrücken
yerinden oynatmakyerini değiştirmek -
3 خلخل
خَلْخَلَ1. kanırtmak2. kanırmak3. kıpırdatmakAnlamı: yerinden oynatmak, kımıldatmak4. kımıldatmakAnlamı: yerinden biraz oynatmak, hafifçe hareketlendirmek5. devinmekAnlamı: kımıldanmak, hareket etmek6. sarsmakAnlamı: sallamak, oynatmak, kımıldatmak7. zangırdamak8. zıngırdamakAnlamı: zangırdamak -
4 نزع
Iنَزَّعَ1. kanırmak2. kanırtmakIIنَزَعَ1. kanırmak2. kanırtmak -
5 حرك
Iحَرَّكَ1. silkmekAnlamı: bir şeyi kuvvetle sallamak, sarsmak2. kıpırdatmakAnlamı: yerinden oynatmak, kımıldatmak3. heyecanlandırmakAnlamı: heyecan duymasına sebsp olmak4. devinmekAnlamı: kımıldanmak, hareket etmek5. kımıldatmakAnlamı: yerinden biraz oynatmak, hafifçe hareketlendirmek6. zıngırdamakAnlamı: zangırdamak7. oynatmakAnlamı: kımıldamasına yol açmakIIحَرِكdevingenAnlamı: hareketli, müteharrik -
6 لقلق
IلَقْلَقleylekAnlamı: leyleksilerden, siyah telekli, uzun gagalı, büyük, beyz göçmen kuşIIلَقْلَقَ1. kıpırdatmakAnlamı: yerinden oynatmak, kımıldatmak2. kımıldatmakAnlamı: yerinden biraz oynatmak, hafifçe hareketlendirmek3. devinmekAnlamı: kımıldanmak, hareket etmek4. sarsmakAnlamı: sallamak, oynatmak, kımıldatmak5. sallanmak6. zıngırdamakAnlamı: zangırdamak -
7 budge
v. yerinden oynatmak, kımıldamak, hareket etmek, oynamak, kımıldatmak, hareket ettirmek, oynatmak* * *1. kımıldat 2. yerinden oynat* * *(to (cause to) move, even slightly: I can't budge it; It won't budge!) kımılda(t)mak -
8 dislodge
v. yerinden oynatmak, çıkarmak, kovmak, evi boşalttırmak* * *1. yerinden çıkar 2. yerinden çıkart* * *[dis'lo‹](to knock out of place: He accidentally dislodged a stone from the wall.) yerinden çıkarmak -
9 قلع
IقَلَعَkanırmakIIقِلْعyelkenقَلَّعَ1. kanırmak2. kanırtmak -
10 сдвигать
несов.; сов. - сдви́нуть1) ( с места) yerinden oynatmak / kıpırdatmakэ́тот ка́мень тебе́ не сдви́нуть — bu kayayı yerinden kıpırdatamazsın
сдви́нуть ке́пку на заты́лок — kasketini ensesine yıkmak / devirmek
2) ( сближать) birbirine yaklaştırmakсдви́нуть бока́лы (чокнуться) — kadehlerini tokuşturmak
серди́то сдви́нуть бро́ви — kaşlarını çatmak
••сдви́нуть де́ло с мёртвой то́чки — işi ölü durumdan kurtarmak
-
11 اقتلع
اِقْتَلَعَ1. kanırmak2. kanırtmak3. sökmek -
12 انتزع
اِنْتَزَعَ1. kanırtmak2. kanırmak -
13 خلع
-
14 ملخ
مَلَخَ1. kanırtmak2. kanırmak -
15 сворачивать
-
16 смещать
несов.; сов. - смести́ть1) yerini değiştirmek, yerinden oynatmak2) ( с должности) görevden almak; azletmek, işten çıkarmak -
17 maffick
v. şenlik yapmak, yeri yerinden oynatmak -
18 maffick
v. şenlik yapmak, yeri yerinden oynatmak -
19 εξαρθρώνω
çıkmak, (kemik) yerinden oynatmak -
20 Angel
Angel <-n> ['aŋəl] f1) ( für Fischfang) olta2) ( Türscharnier) menteşe, reze;die Tür quietscht in den \Angeln kapının menteşeleri gıcırdıyor;etw aus den \Angeln heben bir şeyi yerinden oynatmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
yerinden oynatmak — başka yere kaldırmak, yerini değiştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tibretmek — yerinden oynatmak, kımıldatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanırtmak — i Büküp zorlayarak yerinden oynatmak Kazığı kanırtmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıpırdatmak — i Kımıldatmak, yerinden oynatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
lenduha — sf., esk. Çok iri ve kaba O lenduha kapının mandalına erişip de ağır ve paslı demirini yerinden oynatmak kolayca becereceği iş değildi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
levye — is., tek., Fr. levier 1) Bir mekanizmanın kumanda kolu 2) Bir şeyi yerinden oynatmak, kaldırmak, harekete geçirmek, gevşetmek vb. için kullanılan, kaldıraca benzer araç Sonra bir el çekti gemiyi tezgâhtan ayıracak levyeyi. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kımıldatmak — i Yerinden biraz oynatmak, hafifçe hareketlendirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük